Peki niçin?
Bu kişiler şanssız oldukları için mi?
Son derece yanlış olan o yaygın tabirler, su bile içseler yaradığı için mi?
Tabi ki hayır.
Bu durumun en sık rastlanan nedenlerinden biri hormonal sıkıntılardır. Bugün sizlerle en sık rastlanan hormonol problemleri tanıyıp bu gibi sağlık sorunlarının neden kaynaklandığını, oluşmaması için nasıl önlem alacağımızı ve oluştuğunda ise ne şekilde düzenlememiz gerektiğini konuşacağız.
Pankreastan aşırı miktarda insülin salgılanması ile zamanla insülin hormonunda direnci meydana gelir. Kan şekeriniz sürekli düşer ve neticesinde de canınız sürekli tatlı ister. Buna benzer bir başka durum hipoglisemi, yani kan şekeri düşüklüğüdür. Yemeklerden sonra kan şekerinin düşmesi tatlı isteğine ve sonuçta kilo alımına neden olur. Bu sağlık problemi ileride Tip2 Diyabete (şeker hastalığına) yakalanma riskini arttırır. İnsülinin fazla salgılanmasına neden olan ise öğünlerin sayısının az olup, porsiyon ölçüsünün açlığa bağlı ayarlanamayıp, aşırıya kaçmasıdır. İnsülin hormonunun vücutta daha az ve sık salgılanması sizi bu tür hastalıklardan korumaktadır. Korunmak adına az ve sık öğün tüketilmelidir. Özellikle Reaktif Hipoglisemi hastalığında ara öğünlerin önemi büyüktür. Aksi takdirde ara öğün tüketilmediğinde; baş ağrısı, halsizlik, baygınlık ve sonunda şeker düşüklüğüne bağlı koma görülebilir. Burada doğru beslenmek ve kan şekeri regülasyonu sağlamak adına yapılması gereken; kan şekerinizi hızlı yükseltmeyen yiyecekleri tüketmek olacaktır. Sebze, kurubaklagil, kuruyemiş, esmer ekmek vb.
Bu durum kortizol hormonun salgılanmasını arttırır. Karın ve ense kısmında yağ birikir. Tedavisinde kullanılan kortizon da aynı etkiyi gösterir ve kişi sonuçta kilo alır. Bu hormon hastalığının tedavisinde diğer hastalıklar gibi bir doktor ve bir diyetisyen eşliğinde tedavi planlanır ve kilo kaybı yavaş sağlanır.
Kilo aldıran, bir hormonun fazla salgılanması değildir sadece. Tiroit bezinin az çalışması durumunda da metabolizma yavaşlar ve kilo alımına yol açar. Eğer ailenizde tiroit hastalığı varsa ya da rutin bir şekilde seyreden demir eksikliğinden şikayetçiyseniz düzenli olarak tiroit fonksiyon testleri yaptırmalısınız. Özellikle tüketilen besinlerin miktarı ve çeşidi değerleri etkileyebilir. Hipotiroidi de en önemli mineral iyottur. İyotlu tuz kullanmaya özen göstermek gerekir. Bununla birlikte guatrojen besin öğelerinin tüketimi iyot emilimini engellemektedir. Bu besinler ise; karalahana, turp, şalgam, brokoli, karnabahar, soya fasulyesi, hardal’ dır. Bu besinleri dikkatli tüketmeye ve aynı zamanda çiğ tüketmemeye özen gösterin
Kadınlarda görülen bu durumda, hipofiz bezinden prolaktin hormonu fazla salgılanır ve kiloda artış olur. Kilo artışından başka adet düzensizliğine ve memeden süt gelmesine de yol açar. Böyle bir rahatsızlıkta acilen bir kadın doğum uzmanı ile tedavi sürecine geçilip tedavi bittikten sonra bir diyet uzmanı ile çalışılması doğrudur.
Bu hastalıklarda yumurtalıklarda oluşan kist; kilo alımına, adet düzensizliğine ve insülin direncine neden olur. Kilo verdikçe hastalıkla ilgili sıkıntılar azalır. Genellikle bu hastalık mı insülin direncine neden olur, yoksa insülin direci mi pkos’ a neden olur bu hala bir soru işaretidir, ancak iki hastalığında obezite ile ilişkisi olumlu olarak iaspatlanmıştır. Zor kilo verilse dahi bu hastalıkları yenmek adına yapılacak en doğru tedavi yaklaşımı ilaç ve beslenme programı olacaktır.
Yazmış olduğum hormon rahatsızlıklarının tümünde kişiye düşen en önemli görev kilo vermede sabırlı olmasıdır. Yazımın başında da bahsettiğim gibi bu hormon rahatsızlıkları kişinin kilo vermesini yavaşlatır veya kilo alımını hızlandırır. Bu sebeple eğer kilo vermede bir problem yaşıyorsanız bu hormon tetkiklerinize de baktırıp doktor ve diyetisyen eşliğinde önce tedavi olup sonra kilo verme yöntemini seçmeniz sizi hem psikolojik, hem motivasyon, hem de sağlık açısından başarıya ulaştıracaktır.